ÇEVRESEL ASBEST MARUZİYETİ

Doç.Dr.Mehmet BAYRAM
Göğüs Hastalıkları Uzmanı

Asbest terimi lifsi yapıdaki magnezyum silikat yapılarının ticari adıdır. Asbest bilinen en önemli kanserojen inhale pollutantlardan biridir. Geçtiğimiz yüzyılın başında iyi fizikokimyasal özellikleri nedeniyle endüstride özellikle 2. Dünya savaşı ve sonrasında oldukça yoğun kullanılmıştır. Ancak 1960 yılında asbeste maruz olan maden işçilerinde mezotelyomaya neden olduğu anlaşılınca sanayide kullanımı hızla terk edilmeye başlanmıştır (1). Günümüzde asbestin sanayide kullanımı, ithalatı ihracatı Dünya Sağlık Örgütü tarafından yasaklanmıştır. Krizotil dahil olmak üzere hiçbir asbest tipinin karsinojenite açısından güvenilir düşük doz konsantrasyonu bulunmamaktadır (2).

Sanayi ve madenciliğe bağlı maruziyet dışında da dünyanın belirli bölgelerinde mezotelyoma olguları görülmektedir. Mesleki asbest maruziyeti dışındaki maruziyetlere bağlı mezotelyoma riski halk sağlığı açısından tartışılmaz derecede önemlidir.

Çevresel asbest terimi (ingilizce “naturally occurring asbestos”) ticari ürünlerin içinde veya yapımı sırasında ve  maden yataklarındaki asbest dışında doğada toprak ve kayalarda bulunan asbesti ifade eder.  Bu toprak ve kayaların doğal iklim nedenleri veya insanların işlemesi nedeniyle ortama asbest liflerinin salınımı ile maruziyet ortaya çıkmaktadır. Çevresel asbest maruziyetine bağlı olarak asbestle ilişkili hastalıklar en çok Türkiye, Yunanistan, Kıbrıs, Korsika, Hırvatistan gibi Akdeniz ülkeleri, ayrıca Yeni Kaledonya, Kaliforniya’dan bildirilmektedir.

Çevresel asbest maruziyeti özellikle belirli ülkelerde yoğunlaşmasının cevabı jeolojide yatmaktadır.

Yer kabuğunun tektonik hareketleri ve çevresel asbest oluşumu

Yer kabuğu alttaki yarı sıvı mağmanın üzerinde bulunan kıtasal ve okyanussal plaka olarak iki kesimden oluşmaktadır (Resim 1A). Kıtasal plakaların esas yapısı granit olup, okyanus kabuğunun ana yapısı ise bazalttır. Bazaltın özkütlesi granit göre daha yoğun olduğu için okyanus tabanı derinde kıta kabuğu daha yüzeyde kalmaktadır.  Okyanus kabuğunun tabakaları incelendiğinde en üstte derin deniz çökeltileri en altta da serpentinitlerin yer aldığı görülür (Resim 1B) (3).

Serpentinitler 3 ana mineralden oluşur: antigorit, lizardit ve krizotil.  İlk ikisi lifsi yapıda olmayıp krizotil lifsi yapıdadır ve serpentin grubu asbest olarak sınıflandırılır. Kıtasal ve okyanussal plakalar alttaki magmanın konveksiyon akmları nedeniyle yılda yaklaşık 3-5 cm hareket halindedir (Tektonik hareket)(3). Bazı bu hareketler nedeniyle bazı bölgelerde plakalar birbirinden uzaklaşırken (Orta Atlantik yarığı) bazı bölgelerde de bir birlerine yaklaşmaktadırlar.

Örneğin Pasifik Okyanusu-Amerika kıtası birleşmesi sonucu Kayalık dağlar ve Ant dağları oluşur. Plakaların birleşmesiyle daha yoğun olan okyanus plakası kıtasal kabuğun altından mağmanın içine batar. Bu hareket esnasında okyanus kabuğunun ve alttaki mağmanın bir kısmı yükselir ve kıtasal kayaçların içine doğru hareket eder. Kıta kabuğun içine yerleşen bu yapılara ofiyolit denmektedir (Resim 1C)(3,4). Sonuç olarak içerisinde asbest içeren ofiyolit üniteleri yeryüzüne çıkmış olur.

Ofiyolitik kuşaklarda yer alan serpentinitlerde esas lif krizotil olmakla birlikte düşük oranda tremolit/aktinolit ve antofilit bulunmaktadır (4). On milyonlarca yıl önce Anadolu’nun bulunduğu bölgede var olan Neotetis okyanusu Avrasya ve Afrika kıtalarının yaklaşması sonucu kapandı (5). Sonuçta kıta levhalarının hareketlerine bağlı olarak Anadolu’da aktif fay hatları ve antik okyanus kökenli ofiyolit kuşakları yer almaktadır.  Anadolu’nun neredeyse Trakya ve Karadeniz sahil kesimleri haricinde her bölgesinde ofiyolitler bulunmaktadır.

Resim 1 Okyanussal kabuğun tabakaları: Panel A Mağmanın üzerinde okyanussal ve kıtasal plakalar B-Okyanussal kabuk tabakaları ve en altta serpentinit içerdiğine dikkat (Dr. Strickler’in izniyle). Panel C- Kıtasal ve okyanussal plakaların tektonik hareketleri sırasında okyanussal plakada yer alan serpentinitlerin kıtasal plakanın içine yerleşmesi ve ofiyolitlerin oluşumu (Kaynak 4’den izin alınarak adapte edilmiştir).

İlk defa ofiyolitler ile asbestle ilişkili hastalıkların ilişkisi 1991 yılında Yunanistan’da Constantopoulos ve arkadaşları tarafından gösterilmiştir. Yunanistandaki ofiyolitik kuşaklarda yer alan 7 yerleşim bölgesinde plevral plak endemisi olduğunu bildirdiler (6). Türkiye’den çevresel asbestle ilişkili hastalık bildirilen şehirlerin ofiyolitik kuşak haritasındaki dağılımı Resim 2’de gösterilmiştir (7-20)

Resim 2. Ofiyolit kuşakların Anadolu’da dağılımı ve çevresel asbestle ilişkili hastalıklarla ilgi makalelerin yayınlandığı şehirlerin dağılımı (Dr. Oral Akay’ ın izniyle ultramafik haritasından yararlanılmıştır.) Kırmızı yıldız işaretleri asbestle ilişkili yayınları ve mavi yıldız ise eriyonit ile ilişkili Kapadokya köylerini göstermektedir.

Hastalık bildirilen birçok şehrin ofiyotilitik kuşakların içinde veya çok yakınında olduğu görülmektedir. Literatürde bildirim yapılmamış ancak bu haritada ofiyolitik kuşaklar içinde veya yakınındaki şehirlerin de asbestle ilişkili hastalıklar açısından yakından takip edilmesi gerektiği açıktır.

2005 yılında Pan ve arkadaşları ABD’nin Kaliforniya eyaletinde ultramafik kayalara (serpentin oluşumunun esası olan okyanus kabuğu kökenli kayalar)  yakın ikamet ile mezotelyoma gelişimi arasında ilişkiyi incelemişler ve ultramafik kayalardan her 10 km uzak oturmanın mezotelyoma gelişim riskini %6,3 azalttığını bildirmişlerdir . Ancak bu çalışma hastaların tüm yaşam boyu meslek detaylarının olmaması ve göç etme durumlarının görmezden gelinmesi nedeniyle eleştirilmiştir. Baumann ve arkadaşları Pasifik’teki okyanus levhalarının yükselmesiyle oluşan Yeni Kaledonya adasında yaşayan kabileleri mezotelyoma gelişen ve gelişmeyen kabileler diye iki gruba ayırmışlar ve mezotelyoma gelişimi için; yollarda serpentinit bulunması, toprak ocaklarının fazla olması,  antigorit ve krizotil saptanması durumlarını ilişkili bulmuşlardır (22).

Anadolu’da ofiyolitlerin özellikle kırsal bölgelerinde yaygın bulunduğu Sivas’ta yapılan vaka kontrol çalışmasında mezotelyoma ve plevral plaklı hastaların doğum yerleri ile prostat ve meme kanserli hastalarının doğum yerleri ile karşılaştırılmıştır . Bu çalışmada kırsaldan kente göç durumunu da göz önünde bulundurularak Kaliforniya çalışmasından farklı olarak hastaların oturdukları adres değil doğum yerleri incelenmiştir. Ayrıca Sivas genelinde aktif çalışan asbest madeni veya asbest işleyen sanayi bulunmamaktadır. Önceki çalışmalara benzer olarak çevresel asbest kaynağına (ofiyolitler) yakınlıkla mezotelyoma ve plak gelişimi arasında güçlü ilişki saptanmıştır. Mezotelyoma ve plak görülme Odds oranları her 5 km uzaklaşmayla yarı yarıya azalmaktadır.

Sivas’tan kesitsel bir başka çalışmada ofiyolitlerden her bir km uzak oturmanın plevral plak riskini %8 azalttığı gösterilmiştir (23). Ne var ki yukarıda bahsedilen çalışmalar gerçek anlamda çevresel asbeste yakın yaşayan insanların bu asbesti inhale ettikleri ve buna bağlı mezotelyoma geliştiğini gösterememektedirler. Buna yönelik kanıt yine Türkiye kaynaklı daha eski bir çalışmadan gelmektedir. Hacettepe Üniversitesi ve Belçika’dan araştırmacılar tüm Türkiye’den, çevresel asbeste yakın bölgelerden gelen ve asbestle ilişkili hastalıklar nedeniyle tetkik edilen hastaların bronkoalveolar lavajlarını elektron mikroskobunda kalitatif ve kantitatif olarak incelemişler ve kontrol grubuna göre çok yüksek oranda asbest cisimcikleri saptamışlardır . Bir başka çalışmada Akdeniz’de bir ada olan Korsika’da bir başka çalışmada ofiyolitik kuşaklarda otlayan keçilerin akciğerlerin akciğerlerinde asbest cisimcikleri saptamışlardır (25). Son iki çalışmada da bronkoalveoler lavaj sıvısında ve akciğerde olarak krizotil ve tremolit asbest cisimcikleri saptanmıştır.

Mesleki olmayan asbest maruziyet tipleri

Mesleki olmayan asbest maruziyeti değişik yollardan olabilmektedir:

Ev içi maruziyet:

Çevresel asbestin yoğun bulunduğu yörelerde yaşayan inasanlar yüzyıllar içinde  asbest içeren toprakların ısı izolasyonu, fiziksel dayanıklılık, su geçirmezlik  gibi olumlu yönlerini fark etmişler ve yaşamlarında yaygın kullana gelmişlerdir. Asbestli toprağa, İç Anadolu’da “çorak toprak”, “ak toprak”, Doğu Anadolu’da “çelpek”, Yunanistan’da “luto”, Yeni Kaledonya’da “Pö” gibi özel isimler verilmektedir. Türkiye’de genel kullanımı kerpiç evlerin sıvasına karıştırmak, damlara sermek,  badana şeklinde olmaktadır.  Son zamanlarda asbestli toprak kullanımı yavaş yavaş terkedilse de halen kullanımı mevcuttur. Ayrıca bu evlerin yıkımı da ayrıca bir maruziyet oluşturmaktadır. Yunanistan’da asbestli toprak ile badana yapmanın yaygın olduğu Metsovo adlı bir köyde mezotelyoma insidansının 300 kat yüksek olduğu bildirilmiştir (26). Şenyiğit ve arkadaşları çalışmalarında asbestli toprakla badana yapılan evlerde iç ortam asbest lif konsantrasyonun 0.0042-1.24 lif/mL saptamışlardır . Metintaş ve arkadaşları Eskişehir’de asbestli toprakla sıvalı ev içi ortam lif konsantrasyonunu 0.009–0.28 lif/mL bildirmişlerdir. Yine asbestli toprakla sıvalı evde evin süpürülmesi öncesi ve sonrası iç ortam lif konsantrasyonunun 0.14’den 0.94 lif/mL’e yükseldiği bildirilmiştir . İç ortam maruziyetinde her ne kadar asbest konsantrasyonu mesleki maruziyet kadar yüksek değilse de maruziyetin doğumla başlaması nedeniyle kümülatif doz benzer düzeylere ulaşmaktadır. Dumortier ve arkadaşlarının çalışmasında Türkiye’de ev içi ortam maruziyetine bağlı bronkoalveoler lavaj sıvısında asbest cisimcik düzeyi Belçikalı asbest işçilerindeki ile aynı bulunmuştur .

Sanayi ve madencilik kaynaklı asbeste mesleksel olmayan maruziyet:

Sanayi ve maden kaynaklı asbeste mesleki olmayan maruziyet de söz konusudur. Örneğin bir asbest madeninden veya fabrikadan (hâlihazırda aktif olmasalar dahi)  atmosfere salınan asbest liflerine çevrede yaşayan insanların maruz kalması olabilmektedir. Emisyon noktası çevresindeki asbest lif konsantrasyonları yayılımının uzaklığı hakim rüzgar yönü ve hızına bağlı olarak değişmektedir. Tarres ve arkadaşları İspanya Barselona’da eski bir asbest işleyen fabrikaya yakın ikamet etmenin ve rüzgar yönünün mezotelyoma gelişmesinde rolü olduğunu bildirdiler . Fabrikaya 500 m yakın yaşayanlarda 500-2000 m arasında oturanlara göre daha yüksek mezotelyoma riski saptadılar.  En yüksek insidans oranı hakim rüzgar yönü olan fabrikanın güneydoğusunda 500 m’ye kadarki bölgede bildirdiler. Japonya Amagasaki de 1957 ile 1975 arasında faaliyet gösteren eski bir asbestli çimento fabrikasının yakınında oturanlarda mezotelyomaya bağlı mortalite oranının her iki cinste de ilk 300 metrede oturanlarda en yüksek olduğu ve mesafenin uzaklaştıkça azaldığı bildirildi . Ayrıca hakim rüzgar yönünde 2200 metre uzaklıkta oturanlarda mortalite oranın hala yüksek olduğunu göstermişlerdir. Bu konuda son örnek de İtalya’da eski bir asbestli çimento fabrikasının çevresinde rüzgar yönünün de katkısıyla mezotelyoma riskinin arttığını bildiren çalışmadır .

Asbest madenindeki lif konsantrasyonu çevresel asbeste göre tartışılmaz bir şekilde daha yüksektir. Bu madenler aktif işletilsin veya işletilmesin madenden salınan liflerin yakın yerleşim yerlerine ulaşması vasıtasıyla maruziyet söz konusu olabilmektedir. Dünyanın en büyük vermikülit madeni Libby Montana’da yer almaktadır. Vermikülit madeni %26’a varan oranda amfibol asbestle kontamine olabilmektedir. Önceleri ana lifin tremolit olduğuna inanılsa da son analizlerde %84 winchite, %11 richterite, ve %6 tremolit içerdiği bulunmuştur (31). 2002 yılında Agency for Toxic Substances and Disease Registry (ATSDR) Libby’de yalnızca çevresel yoldan maruz kalan 11 kişide mezotelyoma geliştiğini bildirmiştir (32).

Batı Avusturalya Wittenoom’da en büyük krokodolit (mavi asbest) madeni bulunmaktadır. Bu maden 1943 ile 1966 yılları arasında aktif olarak işletilmiştir. O yıllarda Wittenoom kasabasının yollarında, park alanlarında, okul bahçelerinde madenden arta kalan malzemeler yaygın kullanılmıştır.  Ayrıca asbest taşıyan kamyonlar kasabanın içinden geçerek taşıma yapıyorlardı. Hansen ve arkadaşları 1992 yılında kasabada yaşayanlardan maden şirketinde hiç çalışmamış 4890 kişiden 24’ünde mezotelyoma geliştiğini bildirdi (33). Bu sayı 2002 yılı sonunda 67’e ulaştı (34).

Çevresel asbeste dış ortamda maruziyet:

Çevresel asbeste dış ortamda maruziyet asbest içeren materyalle kaplı yollar veya asbestli toprak bulunan asfaltsız yollar, çevresel asbeste yakın bölgelerde tarım, hayvancılık gibi nedenlere bağlı olabilmektedir (Resim 3).

Resim 3. Panel A Sivas İli Gümüşdere köyü ve civarının uydu görüntüsü. Gri renkli alanlar çevresel asbest içeren ofiyolitik yüzeyleri göstermektedir. Panel B, Panel A daki kırmız dikdörtgenin büyütülmüş hali. Hemen yolun kenarında bir kısmı erozyone olarak asbestli yapının yüzeyde görünür hale geldiği sürülmüş bir tarla görülmektedir. Ayrıca yolun bir kısmının da asbestli toprak üzerinden geçtiğine dikkat ediniz. Toprak ocağından alınan örneklerin X-ışını difraksiyon analizinde %95 serpentin asbest saptanmıştır.

Yeni Kaledonya’da serpentinitle yolların kaplanmasının mezotelyoma için major risk faktörü olduğu gösterilmiştir (22). Diğer anlamlı ilişkiler olarak pedidotit kayaya (okyanussal plakadan gelen kaya) yakınlık, serpentin ocaklarının fazlalığı, yüzeyde serpentinit alanının genişliği ve krizotil bulunması diğer mezotelyoma ile ilişkili bulunan çevresel faktörlerdir. Muhtemelen toz dağılımını engellediğiiçin sahile yakınlık, yoğun bitki örtüsü ve ortalama eğimin  >10°  olması mezotelyoma riski açısından ters ilişkili bulunmuştur (22). Doğal asbest kaynağından havaya salınan asbest miktarının tahminiı hakkında yeterli veri yoktur (35). Çalışmalarda dış ortam havasında tespit edilen ana lif krizotil asbesttir. Bir köy çevresinde dış ortamda oldukça düşük konsantrasyonda lif saptanmıştır (0.007 lif/mL) ().

Aslında mezotelyomaya neden olduğu ilk tespit edilen ve en iyi bilinen ve çevrelesel kaynaklı lif aslında asbest değil bir zeolit olan eriyonittir. Erionit aerodinamik yapıl olarak tıpkı amfiboller gibi davranış gösterir. Kapadokya yöresindeki bazı köylerde yüksek oranda mezotelyoma saptanmıştır (15). İlk başta bu vakalarda mezotelyomanın asbest maruziyetine bağlı geliştiği düşünülse de bu köylerdeki evlerdeki sıva ve kayalardan alınan örneklerin mineralojik analizlerinde asbest değil eriyonit içerdikleri gösterilmiştir. Erionit esasında volkanik tüflerin içinde yer alan doğal bir lifsi mineraldir. Kapadokya bölgesinde eski bir volkanik dağ olan Hasan dağının tüflerinden ve rüzgar ve iklim şartları ile ilginç jeolojik yapılar (Peri Pacaları) oluşmuştur. Bazı bölgelerde bu yapıların içinde erionit minerali yer alabilmektedir. Eriyonit içeren tüflerin içine ev yapan kişilerde iç ortamda erionite maruziyet söz konusudur. Fiziksel özellikleri krikodolit asbeste benzese de eriyonit çok daha karsinojeniktir (36).

Tarım ve asbeste maruziyet

Kırsal kesimlerde  asbest içeren topraklarda yapılan tarım faaliyetlerinde çevresel asbest maruziyeti söz konusu olabilmektedir (Resim 3). Aslında asbest maruziyeti ile ilişkili meslekler elektrik ,mekanik, madencilik, gemi söküm gibi endüstriyel kaynaklıdır ve şu ana kadar tarım asbest maruziyeti için riskli iş kolu sayılmamaktadır (37).

Serpentinitlerin yüzeye çıktığı kırsal kesimlerde tarım asbest maruziyetine neden olabilmektedir. Asbest lifleri toprağa doğal yollarla (asbest içeren kayaların aşınması, erozyon gibi) veya asbest içeren materyalin depolanması yoluyla geçmektedir. İlk defa 1967 yılında Bulgaristan’da asbest madenine 10 km uzaklıktaki yaşayan 3225 çiftçinin 110’unda asbestle ilişkili hastalık saptanmıştır (38). Diğer çalışmalarda serpentinitli toprağın aşınması ve erozyonu vasıtasıyla toprağa dağılımı ile asbestle ilişkili hastalıklar arasında ilişki saptanmıştır ( 39,40). Japonya’dan bir çalışmada serpentinitlerin aşınması ile asbest liflerinin hemen yanındaki toprağa geçtiği gösterilmiştir (41). Benzer olarak  çevresel asbestin bulunduğu alanlarda ormancılık aktiviteleri sırasında da asbest liflerini salınılması  mümkün olabilir. Otlayan hayvanların da akciğerlerinde asbest liflerinin  gösterilmesi düşük dozlarda olsa da hayvancılık, çobanlık gibi mesleklerde de çevresel asbeste maruziyet söz konusu olabileceğine işaret eder (25,42). Asbest içeren materyalin elden çıkarılması amacıyla oluşturulan atık sahalarında biriktirilmesi geçmişte yaygın iken bir çok ülkede bu toprakların depolanması yasaklanmıştır (35).

Kırsal alanın kentleşmesi, alt yapı ve üst yapı işleri sırasında çevresel asbeste maruziyet

Serpenitinit içeren ofiyolit kuşaklar içinden geçecek yolların inşası ve bunun için kullanılan asbestli toprakların kullanımı potansiyel olarak çevreye asbest liflerinin salınımına neden olabilir. Asbest içeren serpentinit kayalardan elde edilen materyal ile kaplanan yolların bulunduğu yerlerde krizotil asbest konsantrasyonunun kentleşmiş bölgesine göre 1000 kat arttığı saptanmıştır (43). Ayrıca serpentinin yüzeye çıkmış olduğu bölgelerde asfaltlanmamış yollardan asbest lifi salınma potansiyeli bulunmaktadır (Resim 4).

Ülkemizde de ofiyolit kuşakların yaygın bulunması göz önünde bulundurulursa bu bölgelerde yapılan yol, tünel, demir yolu, sosyal tesis, spor kompleksleri, yeni konut alanları, baraj inşasında çevresel asbeste maruziyet açısından önlem alınması ve işlemlerde kullanılacak taş ocaklarının asbest içerip içermediğinin önceden belirlenmesi maruziyetin engellenmesi açısından önemlidir. Özellikle harfiyat, sondaj, tünel açma, patlatma gibi asbest liflerinin havaya salınmasına neden olacak işlemler öncesinde önlemler alınması yeni maruziyet riskini engellemede oldukça önemli olacaktır.

Resim 4. Panel A Sivas İli Yıldız köyünün uydu fotoğrafı. Köyün etrafında asbestli topraklar üzerinden geçen asfaltsız yollara dikkat ediniz. Panel B Köyün hemen yanında evlerin sıvasında çatılarında kullanılmak üzere toprak alınan bir ocak. Panel C Tarlaların hemen yanında serpentin asbest içeren ofiliyolit yüzeyleri Panel D Sivas Yıldızeli Sandal Köyü yakınında bir başka toprak ocağı .

ABD Jeoloji Surveyi Kaliforniya’da airborne imaging spektroskopisi ile serpentin çakılları içeren toprak yolların lokalizasyonunun hızlıca saptanabileceğini göstermişlerdir (44). Aynı yöntem İtalya’da kentlerde çatılarda asbestli çimento içeren çatı kaplamalarının tespitinde de kullanılmıştır (45). Bu yöntem ülkemizde de serpentin içeren toprak yolların, çatıların vs. tespiti için kullanılabilir.

Sonuç

Her ne kadar mesleki asbest maruziyetine bağlı hastalıklar için azalma trendi beklense de çevresel asbestin yaygın bulunduğu ülkemiz de dahil olmak üzere dünyanın bazı bölgelerinde jeolojik yapısına bağlı olarak insanlar çevresel asbest maruziyeti için risk altındadırlar ve gelecektede risk altında olacaklardır. Ev içi ortam maruziyeti, çevresel asbeste dış ortam maruziyeti sanayi ve maden kaynaklı asbeste dış ortam maruziyeti, tarımcılık sırasında çevresel asbeste maruziyet, yeni yapılaşmalar esnasında olabilecek maruziyet halen çözüm bekleyen  zorlu görevlerimiz arasındadır.

KAYNAKLAR

1 Wagner JC, Sleggs CA, Marchand P. Diffuse pleural mesothelioma and asbestos exposure in the North Western Cape Province. Br J Ind Med 1960; 17:260-271

2 WHO. Environmental Health Criteria. Chrysotile Asbestos Geneva. World Health Organisation 1996

3 Dilek Y, Newcomb S. Ophiolite concept and the evolution of geological thought: GSA Bookstore, 2003;

4 Coleman RG. Tectonic setting for ophiolite obduction in Oman. Journal of Geophysical Research: Solid Earth (1978–2012) 1981; 86:2497-2508

5 Sengör A, Yilmaz Y. Tethyan evolution of Turkey: a plate tectonic approach. Tectonophysics 1981; 75:181-241

6 Constantopoulos SH, Theodoracopoulos P, Dascalopoulos G, et al. Metsovo lung outside Metsovo. Endemic pleural calcifications in the ophiolite belts of Greece. Chest 1991; 99:1158-1161

7 Zeren EH, Gumurdulu D, Roggli VL, et al. Environmental malignant mesothelioma in southern Anatolia: a study of fifty cases. Environ Health Perspect 2000; 108:1047-1050

8 Sahin U, Ozturk O, Songur N, et al. Observations on environmental asbestos exposure in a high risk area. Respirology 2009; 14:579-582

9 Baris YI, Artvinli M, Sahin AA, et al. Non-occupational asbestos related chest diseases in a small Anatolian village. Br J Ind Med 1988; 45:841-842

10 Özkurt S, Kıter G, Başer S, et al. Yukarıboğaz köylülerinde kalsifik plevral plak sıklığı.

11 Yazicioglu S. Pleural calcification associated with exposure to chrysotile asbestos in southeast Turkey. Chest 1976; 70:43-47

12 Senyigit A, Babayigit C, Gokirmak M, et al. Incidence of malignant pleural mesothelioma due to environmental asbestos fiber exposure in the southeast of Turkey. Respiration 2000; 67:610-614

13 Metintas M, Metintas S, Hillerdal G, et al. Nonmalignant pleural lesions due to environmental exposure to asbestos: a field-based, cross-sectional study. Eur Respir J 2005; 26:875-880

14 Tanrikulu AC, Senyigit A, Dagli CE, et al. Environmental malignant pleural mesothelioma in Southeast Turkey. Saudi Med J 2006; 27:1605-1607

15 Baris YI, Sahin AA, Ozesmi M, et al. An outbreak of pleural mesothelioma and chronic fibrosing pleurisy in the village of Karain/Urgup in Anatolia. Thorax 1978; 33:181-192

16 Coplu L, Dumortier P, Demir AU, et al. An epidemiological study in an Anatolian village in Turkey environmentally exposed to tremolite asbestos. J Environ Pathol Toxicol Oncol 1996; 15:177-182

17 Hasanoglu HC, Yildirim Z, Ermis H, et al. Lung cancer and mesothelioma in towns with environmental exposure to asbestos in Eastern Anatolia. Int Arch Occup Environ Health 2006; 79:89-91

18 Bayram M, Dongel I, Bakan ND, et al. High risk of malignant mesothelioma and pleural plaques in subjects born close to ophiolites. Chest 2013; 143:164-171

19 Doruk S, Köseoğlu DR, Yeğinsu A, et al. The value of diagnostic procedures and the mortality in malignant mesothelioma cases. Turk Thoracic J 2010; 11:26-29

20 Baris YI, Grandjean P. Prospective study of mesothelioma mortality in Turkish villages with exposure to fibrous zeolite. J Natl Cancer Inst 2006; 98:414-417

21 Pan XL, Day HW, Wang W, et al. Residential proximity to naturally occurring asbestos and mesothelioma risk in California. Am J Respir Crit Care Med 2005; 172:1019-1025

22 Baumann F, Maurizot P, Mangeas M, et al. Pleural mesothelioma in New Caledonia: associations with environmental risk factors. Environ Health Perspect 2011; 119:695-700

23 Dongel I, Bayram M, Bakan ND, et al. Is living close to ophiolites related to asbestos related diseases? Cross-sectional study. Respir Med 2013; 107:870-874

24 Dumortier P, Coplu L, de Maertelaer V, et al. Assessment of environmental asbestos exposure in Turkey by bronchoalveolar lavage. Am J Respir Crit Care Med 1998; 158:1815-1824

25 Dumortier P, Rey F, Viallat JR, et al. Chrysotile and tremolite asbestos fibres in the lungs and parietal pleura of Corsican goats. Occup Environ Med 2002; 59:643-646

26 Constantopoulos SH, Malamou-Mitsi VD, Goudevenos JA, et al. High incidence of malignant pleural mesothelioma in neighbouring villages of Northwestern Greece. Respiration 1987; 51:266-271

27 Senyigit A, Dalgic A, Kavak O, et al. Determination of environmental exposure to asbestos (tremolite) and mesothelioma risks in the southeastern region of Turkey. Arch Environ Health 2004; 59:658-662

28 Tarres J, Alberti C, Martinez-Artes X, et al. Pleural mesothelioma in relation to meteorological conditions and residential distance from an industrial source of asbestos. Occup Environ Med 2013; 70:588-590

29 Kurumatani N, Kumagai S. Mapping the risk of mesothelioma due to neighborhood asbestos exposure. Am J Respir Crit Care Med 2008; 178:624-629

30 Magnani C, Dalmasso P, Biggeri A, et al. Increased risk of malignant mesothelioma of the pleura after residential or domestic exposure to asbestos: a case-control study in Casale Monferrato, Italy. Environ Health Perspect 2001; 109:915-919

31 Meeker G, Bern A, Brownfield I, et al. The composition and morphology of amphiboles from the Rainy Creek complex, near Libby, Montana. American Mineralogist 2003; 88:1955-1969

32 ATSDR. Mortality in Libby, Montana (1979 – 1998): US. Dept. of Health & Human Service, 2002

33 Hansen J, de Klerk NH, Eccles JL, et al. Malignant mesothelioma after environmental exposure to blue asbestos. Int J Cancer 1993; 54:578-581

34 Reid A, Berry G, de Klerk N, et al. Age and sex differences in malignant mesothelioma after residential exposure to blue asbestos (crocidolite). Chest 2007; 131:376-382

35 ATSDR. Toxicological Profile for Asbestos: US. Dept. of Health & Human Services, 2001

36 Fach E, Waldman WJ, Williams M, et al. Analysis of the biological and chemical reactivity of zeolite-based aluminosilicate fibers and particulates. Environ Health Perspect 2002; 110:1087-1096

37 National Institute for Occupational Safety and Health. Work-related lung disease surveillance report, CDC,. Cincinnati, OH: National Institute for Occupational Safety and Health 1999

38 Zolov C, Bourilkov T, Babadjov L. Pleural asbestosis in agricultural workers. Environ Res 1967; 1:287-292

39 Luo S, Liu X, Mu S, et al. Asbestos related diseases from environmental exposure to crocidolite in Da-yao, China. I. Review of exposure and epidemiological data. Occup Environ Med 2003; 60:35-41; discussion 41-32

40 Burilkov T, Michailova L. Asbestos content of the soil and endemic pleural asbestosis. Environmental Research 1970; 3:443-451

41 Sakai K, Hisanaga N, Kohyama N, et al. Airborne fiber concentration and size distribution of mineral fibers in area with serpentinite outcrops in Aichi prefecture, Japan. Ind Health 2001; 39:132-140

42 McConnochie K, Simonato L, Mavrides P, et al. Mesothelioma in Cyprus: the role of tremolite. Thorax 1987; 42:342-347

43 Rohl AN, Langer AM, Selikoff IJ. Environmental asbestos pollution related to use of quarried serpentine rock. Science 1977; 196:1319-1322

44 Swayze GA, Higgins CT, Clinkenbeard JP, et al. Preliminary report on using imaging spectroscopy to map ultramafic rocks, serpentinites, and tremolite-actinolite-bearing rocks in California. US Geological Survey Open-File Report 2004; 1304:20

45 Bassani C, Cavalli RM, Cavalcante F, et al. Deterioration status of asbestos-cement roofing sheets assessed by analyzing hyperspectral data. Remote Sensing of Environment 2007; 109:361-378

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*